17 Mayıs 2009 Pazar

Pepsi’nin Sultanı, Seda Sayan!

Seda Sayan bombayı patlattı ve Pepsi’nin yeni yüzü olduğunu açıkladı. Kimine göre bu Pepsi’nin bombası olsa da Seda Sayan’ın Pepsi ile yaptığı anlaşmanın rakamını hayal ettiğimde bunun sadece ve sadece Seda Sayan’ın bombası olabileceğine inanıyorum.

Pepsi’nin halkın en çok sevdiği sanatçılardan biri ile anlaşması beni şaşırtmadı. CNN Türk’te çalıştığım yıllarda Kanal D ile aynı binayı paylaştığımız için çok iyi biliyorum. Hafta içi her gün kanalın önü yatıra döner, eşine iş isteyenler, çocuğuna sağlık isteyenler Kanal D’nin bahçesini doldururdu. O saatlerde kanalın güvenlik personeli de iki katına çıkarılır olağanüstü önlemler alınırdı. Türkiye’nin Ophrah’ı için buraya kadar her şey normal. Normal olmayan şey ise iletişim fakültelerinde öğretilen “Reklamlarda ünlü kullanmanın markanın önüne geçeceği” teorileriydi. Bu ders anlatılırken verilen örnek ise Zeki Müren ve Ajda Pekkan’ın rol aldığı efsane haline gelen Alo reklamlarıydı. Aramızda kalsın aradan en az 25 sene geçmiş biz hala bu başarısız reklamları konuşuyoruz ne başarısız reklamlarmış bunlar böyle…



Kısacası ben ünlünün markanın önüne geçeceğine falan inanmıyorum. Doğru seçilen bir ünlü pazarlamada inanılmaz işlere imza atabilir. “Think Global, do local” işte o zaman gerçeklik kazanır. Eyy Pepsi’nin Seda Sayan’la yaptığı anlaşmayı yadırgayanlar. Neden üzülüyorsunuz? Bu anlaşmadan hoşlanmadıysanız, Pepsi’nin yeni hedef kitlesi siz değilsiniz demektir bu çok açık görülmüyor mu?


Pepsi, sadece içecek olarak değil ama ürettiği atıştırmalık ürünlerle en büyük rakibi Coca Cola’yı cirosal anlamda geçmeyi başardı. Başarıyı neyle ölçmek istersiniz? Eğer para söz konusu ise işte size Pepsi örneği.

Bana göre Pepsi’de en az Coca Cola kadar incelenmesi gereken efsane bir markadır. Aldığı radikal kararlarla gündemde kalmayı başaran ürün çeşitliliğini arttıran, bulunduğu ortamlara çok hızlı uyum sağlayan bir markadır. Dünyada logosuyla sürekli oynayan ama bilinirliğini hiçbir zaman kaybetmeyen bir markadır.



Pepsi konusunda benin tek ve naçizane eleştirim de bu hususta olabilir….


Çocukluğumdan kalan en önemli görüntülerden biri bu logodur. Şimdi en ufak bir renk bile o logoyu hatırlatmıyor. Benim ki belki de nostaljik bir tutkusu olabilir.


Ancak logoda gerçekleştirilen her değişim yeni bir alışma sürecini de beraberinde getiriyor.


Hadi size son bir haber, Pepsi’nin logosu bir kez daha değişiyor. Değişimi siz de görün! Bakalım alışabilecek misiniz?




Pazarlamaciyiz.biz
Yazan Ufuk İşman

Geç Kalan Bir Yazı..

Kredi kartları size bir “HAYAT” verebilir mi?

Alışveriş Merkezi Pazarlaması ve PR aktiviteleri açısından öyle yoğun bir dönem geçirdik ki, anlatmak istediklerimi bir türlü anlatacak fırsat bulamadım. İçimi ne zamandır rahatsız eden ve bunu sizlerle paylaşmam için beni sürekli dürten duran konuları yazarak rahatlama imkanı ancak buluyorum.





Yorgun argın eve gelmişim kafa dağıtacak güzel bir film bulayım şöyle ayaklarımı uzatayım keyif yapayım derken, televizyonda birden bire iç karartan bir müzik belirdi. Siyah beyaz görüntüler ve aynı karamsarlıkta yüz ifadeleri. Bu nedir yahu diye dikkatle bakarken bir ses şunları söylemeye başladı.


“Her sabah bu saatte uyanmamayı tercih ederdin ama yine uyanmak zorunda kaldın”


“Bu sabah bari arabayı vurmayayım dedin. Ama aynı yerden bir kez daha vurdun”


“Çayının şekeri için, her zamanki gibi diye sorulan soruya farklı cevap vermek isterdin ama yine aynı şekilde cevap verdin”


“Televizyonun karşısında kitap okurken yine uyuya kaldın ve üç gündür yine aynı sayfada uyudun…”


Şöyle uzaktan hayatına bir bakınca senin hayatın işte bu kadar! Diyor dış ses…
( Burada Google Earth benzeri bir görüntüde reklamın kahramanın evi ile işi arasına kısa bir çizgi çekiliyor ve senin hayatının simgesi bu çizgi deniliyor)



Dış ses eklemeye devam ediyor.



Oysa seni çok uzaklarda bekleyen bambaşka ve heyecan dolu bir hayat var. Al maximiles kartını bas git, uzaklaş buradan deniyor. Ekranda tropik bir iklimde elinde Pina Colada’larını yudumlayan mutlu mesut insanlar geliyor. MAXI MILES sizi uzaklara götürür… gibi rezil ötesi bir bir sloganla da reklam filmi son buluyor.



Film kelime kelime yukarıda yazdığım gibi olmayabilir ama hatırlayanlar üç aşağı beş yukarı buna benzer şeylerden bahsettiğini söyleyecektir.



Radikal bir söylem yaratarak tüketiciyi dürtmeyi, sarsmayı mı amaçladı bu film yoksa tamamen bilgisiz bir kadronun elinde doğmadan yok olmayı mı? Hedef kitlesi kimdi? Reklam Filminin kahramanını eğer doğru kitle ise, yani üniversite mezunu, okumuş etmiş. Kariyerde yaparım çocuk da demiş. “Çocuk” kısmında ciddi bir fiyasko ile karşılaşıp her sabah belli bir saatte kalkıp mesai için yollara düşmüş, yine aynı saatte çıkıp yalnız yaşadığı evine dönmüş kişi ise; bu kişinin markanın söylediği şeyleri yapabilecek gücü olsa beş saniye durmaz Pina Colada’sını yudumlamaya başlardı zaten diye düşünüyorum.



Hayır hayır bizim hedef kitlemiz bu bahsettiklerin değil diye düşünüyorlar ise; bahsettikleri diğer kitle zaten canları ne zaman istese basıp gitmeye muktedir. Onların tartıştıkları konu olsa olsa Pina Colada’nın ısısı olur, üzerindeki kağıt şemsiyelerin rengi olur. Aaa bak bu kredi kartını alınca uzaklara gidebilirmişiz diye düşünmezler. Zaten oradadırlar.



Kısıtlı gelirle, kısıtlı olanaklarla ve dağ gibi borçla zaten bunlar yapılamaz. Ama her ne olursa olsun bireyin hayatı onların söylediği gibi düz bir çizgi olarak da görülemez. İnsan duyguları, düşünceleri, sonsuz iç dünyasıyla bir evren genişliğindedir. Size birileri bu reklam filmi ile kredi kartını pazarlamaya çalışsa, onlara ne cevap verirdiniz? Ben ne cevap vereceğimi çok iyi biliyorum ama burada yazamam!



Reklam filmi uzunca bir süredir ekranda görülmüyor! Umarım benim rahatsız olduğum gibi birileri daha rahatsız olmuş ve tepki göstermiştir.


Kredi kartı, kredi kartıdır. Sizi borçlandırır ve hayatınızı yönlendirir! Ama size yepyeni bir hayat
öneremez!….

















Pazarlamaciyiz.biz
Yazan Ufuk İşman